İlk olarak evde çıkar çıkmaz lastiklerimizi şişiriyoruz benzinlikte. Şişiriyoruz dediğime bakmayın bu işi ben yapıyorum...
Nar gibi simitlerimizi aldıktan sonra geliyoruz, Golf çay bahçesine. Çayları beklerken makine ile oynuyorum biraz, odaklama...vs
Gün boyu yükümüzü çekecek bisikletlerimiz de bi kenarda bizleri bekliyor.
Kordon yine her zamanki güzelliğinde...
Feribot hareket ederken yakışıklı pozlarımdan birini daha veriyorum Tuğba'ya, bu bakış 3 numaraydı sanırım...
Bu da Çanakkale ve çevresinde aranan suçlu, kellesini getirene 250 $ veriyorlar...
Eceabata yaklaşıyoruz, hava en az deniz kadar güzel, bisikletlerimizin keyfini çıkarmak için her türlü imkana sahip olduğumuz bir gün...
Kabatepe yolu turizm sezonunun kapanmasının ardından o kadar sessiz ve dinlendirici ki, etrafta sadece lastiklerimizin sesi duyuluyor. Normal sezonda tur otobüslerinin ve araçlarının sıklıkla geçtiği bu yolun güzelliğinin farkına ilk defa varıyoruz.
Kabatepe'den Arıburnun'a inerken sağa doğru 57.Alay yoluna dönüyoruz, Çanakkale'de 1 yıldan beri yaşamamız sebebiyle daha önce hiç gitmediğimiz bir yol buras, nerde ne var bilmediğimizden her geçtiğimiz yer bizim için yeniliklerle dolu oluyor...
İşte sonbaharın cömertçe sunduğu her renk ve benim güzel karım :)
İlk olarak Mehmetçiğe Saygı Anıtı'na geliyoruz. Hemen altındaki yazı dikkatimizi çekiyor Avustralya Genel Valisi Lord Casey'in sözleri alkışı hak edecek cinsten...
Yükseldikçe mavinin, yeşilin ve sarının her tonunun arasından dalgalan bayrak daha da güzel görünüyor...
Nihayet Tuğba insafa gelip biraz da ben seni çekeyim diyor, az ama öz pozlarımdan birini veriyorum makinaya :)
Asfalt olan parkurumuzda, ara sıra patikalara da girip çıkıyoruz...
57.Alay'a geliyoruz ve yukardaki fotoğraf kadar güzel olan biri daha işte...
İsimleri okurken ilk dikkatimi çeken ayrıntıyı hemen sonsuzlaştırıyorum. Yorgi oğlu Dimitri ve Hacı oğlu Halil vatanı için vermişler canlarını. Bu vatan üzerinde yaşayan herkesin vatanı olduğunun, kimsenin kimseden bir üstünlüğü olmadığının, aslında herkesin eşit haklara hak ederek sahip olduğunun, üst kimlik alt kimlik tartışmalarının ne kadar anlamsız olduğunun en büyük kanıtıdır bu isimler. Bu kısımda aslında çok fazla yazmak istemiyorum sadece fotoğraflara bakmanız yeterlidir...
57.Alay'dan sonra Kabatepe'den Alçıtepe yönüne doğru devam ediyoruz, geceden yağan yağmurun ıslattığı bu harika yol, sabah güneşiyle henüz tanışmadığı için hala nemli duruyor. Gerçekten de kısa ama giderken hiç bitmesin diyeceğim güzellikte bir görüntü...
Karizmatik pozlarımdan birini daha veriyorum Alçıtepe'ye yaklaşırken...
Abide'de o gün tadilat işleri vardı, aslında yalnızca Abide'de değil hemen hemen geçtiğimiz tüm şehitliklerde yeni sezona hazırlıklar yapılıyordu...
Uzaklardan görünen Bozcaada manzarayı daha da güzelleştiriyor. Artık dönüş yoluna geçiyoruz. Dönüş yolunda çok daha güzel fotoğraflar çekiyoruz, özellikle Soğanlıdere bölgesindeki ağaçlar, yaprakları ve doğanın renkleri gerçekten muhteşemdi.
Gün batımı yaklaşırken artık sahil şeridine kadar geliyoruz. Güneş arkamızdan yansıtıyor gölgelerimizi yola...
Başbaşa yaptığımız turun Kilitbahir feribotuyla sonuna geliyoruz....
Dönüş yolundan Çanakkale manzarası...
Kendimizi dinlediğimiz, sakin geçen zevkli bir tur oldu bizim için. Yeni bir tur raporunda görüşmek üzere...
Hoşçakalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder